11 Kasım 2013 Pazartesi

Tırnak Yeme, Tırnak Koparma, Dudak Isırma, Parmak Isırma Alışkanlıkları

Tırnak yeme, tırnak koparma (tırnak koparmadan kasıt tırnak etrafındaki etler ve tırnakların çıkan kenarlarını koparma) olayı genelde küçük yaşlardan itibaren başlamaktadır. Fakat bu alışkanlık maalesef yetişkinlerin dahi büyük bir sorunu haline gelmiştir.

Küçük yaşlarda görülmesi durumunda önüne geçilmesi çok daha kolay olabilir. Bu konuda ebeveynlere büyük iş düşüyor. Kontrol altına almayla engellenebilir.

Peki yetişkinlerde bu alışkanlık neden bu kadar sık görülüyor? Çözümü var mıdır, varsa nedir?

Bu hastalığın (alışkanlık desek daha doğru olur) maalesef bir ilacı falan yok. Kişi ancak kendi kendine bunu yenebilir. Bu da ancak güçlü bir iradeyle olur. Gerçi son zamanlarda tırnak eti çıkarıcı, tırnak yiyenlere özel oje gibi şeyler piyasaya çıksa da, bu alışkanlığı bırakmaya yönelik şeyler değildir sadece biraz daha zorlaştırmaktadır, çözüm değildir.

Bu alışkanlık, özellikle stresli ve yoğun işler yapan ya da stres, kaygı ve heyecan durumu fazla olan kişilerde görülür.

Özellikle bilişim sektöründe çalışanların büyük çoğunluğunda mevcut. (Ben bilişimci olduğum için bilimşim sektörü örneği verdim) Bu kişilere dikkat edin tırnakları ve çevresi çok şekilsizdir. İşkence edilmiş gibi resmen. Ben bir iş arkadaşıma parmakların neden böyle diye sorduğumda, utanarak, "boşver" demişti. Halbuki nedenini biliyordum. Tırnakları sürekli dişlerinin arasındaydı. Tırnaklarının yarısı yoktu ve yarısından aşağısı da soyulmuş vaziyetteydi. O harikalar meydana getiren parmakların görüntüsü gerçekten korkunçtu. Yukardaki resimden çok daha kötüydü düşünün.

Bu alışkanlık bende de vardı. Fakat benimki sadece tırnak koparmaydı (dişlerimle değil, diğer elimin parmaklarıyla). İleri vaka olmasa da vardı. Mesela ne zaman heyecanlı bir maç izlesem o maç süresince tırnaklarımı kopartarak eziyet ederdim, ne zaman stresli bir gün geçirsem, o günün sonunda tırnaklarım, parmaklarım kan revan içinde kalıyordu. İşin kötüsü bunu yaparken çoğu kez farkında bile olmuyordum. Hatta bazen abartır, ellerimi ayak tırnaklarıma bile götürürdüm. Bu çok daha berbat bir durumdu. Fakat sonunda bu iğrenç alışkanlığı bıraktım..

Gelelim çözümlerine.. Ben kendimce şöyle bir çözüm ürettim ve başarılı da oldum. Siz de bu yöntemlere sadık kalırsanız başarılı olacağınıza inanıyorum. Bir nevi kendi kendinize terapi diyebilirim. Öncelikle irade önemlidir. Tıpkı sigara bırakma iradesi gibi. Aşağıdaki yöntemlerin sizlere faydalı olması dileğiyle..

  • Bu işe başlamak için birinci kural 21 gün kuralını uygulamaya çalışmaktır. Bu kural uygulandığı takdirde büyük ölçüde kurtulacaksınız. Olmaz demeyin gerçekten çok etkili. Detayını verdiğim linkten inceleyebilirsiniz ama burda da bahsetmek gerekirse; 21 gün boyunca kesinlikle tırnaklarınızla oynamayın (tırnak makası ile kesmek dışında). 21 gün bir alışkanlık kazanmak için gereken süre eşiğidir. 21 gün kuralını uygulamaya karar verdiğinizde diyelimki 15. günde bu işe yeniden başlarsanız sayacı yeniden sıfırlamanız gerekiyor ve tekrar 21 gün boyunca asla tırnaklarınıza dokunmamanız gerekiyor. Yetişkin bir birey iseniz bunu başarabilirsiniz. Tıpkı benim başardığım gibi...
Peki bu iradeyi kendinizde göremiyorsunuz, ne yapmalısınız?

  • Öncelikle kararlı olmalısınız ve kendi kendinize: "Ben artık bir daha bunu yapmayacağım ben yetişkin bir insanım, bunu yapmayacak iradem var, bu bana yakışıyor mu?" demeli ve güçlü bir iradeye sahip olmalısınız. (Evet gerçekten yetişkin bir bireye hiç yakışmayan bir harekettir bu)
  • Bu kararı aldıktan sonra ne zaman kendinizi tırnaklarınıza meşgul görseniz anında geri çekin. Bu, iradenizi güçlü kılacaktır. Fakat fark ettiniz ki tırnak çıkmış bunu halletmeniz gerekiyor. o zaman bunu tırnak makası ile halledin.
  • Yanınızda tırnak makası bulundurun. Bunda ayıp yok. Özellikle bayansanız çantanızda, erkekseniz varsa bir el çantanız, sırt çantanız o da yoksa cebinizde, eğer sabit bir yerde çalışıyorsanız o yerde mutlaka bir tırnak makası bulundurun ve ne zaman tırnağınızı yada tırnak etinizi bir şekilde koparacak olsanız bunu tırnak makası ile halledin.
  • Tırnaklarını dişleriyle koparanlar için; tırnaklar arasında milyonlarca bakteri, virüs ve bir sürü hastalığa neden olabilecek milyonlarca mikrop bulunduğunu hatırlatmak isterim. En basitiyle insan her türlü temizliğini elleriyle yapmakta ve milyonlarca bakteri yığını tırnaklar arasına geçmektedir. İstediğiniz kadar sabunlayın yine de bakterilerden tam anlamıyla arınamazsınız. Kimse bir mikrop yığınını ağzına almak istemez! Ne zaman tırnağınızı ağzınıza götürecek olsanız bunu hatırlayın.
  • Dışardan bunun ne kadar ezik ve çirkin bir görüntü oluşturduğunu hatırlayın. Evet gerçekten ezikçe bir durum. Sizi bu şekilde gören birisinin sizin hakkınızdaki düşünceleri değişebilir.
  • Tırnak yemenin kardeşi olan dudak ısırma, parmak ısırma alışkanlığı da bunun gibidir. Dudak kenarından dişinizle bişey koparmaya çalışırken, parmağınızı ısırırken kendinizi kameraya alın ve kendinizi gözlemleyin. Görüntü hiç de hoşunuza gitmeyecektir. 
  • Birilerine elinizle, parmağınızla bişeyler göstermeye çalıştığınızı düşünün. Düşündünüz mü? Yer yarılsa da içine girsem durumu.. Parmaklarınızın kötü görüntüsü sizi fazlasıyla rahatsız edecektir.
  • Parmaklarınızın ve tırnaklarınızın düzgün olduğu anki huzuru hatırlayın. Müthiş bir huzur. Deneyip yaşamanızı tavsiye ederim. Kendinize güveniniz artıyor bir miktar.
  • Bunlar ve çok daha fazlası tırnak yeme, ısırma, koparma illetinden kurtulmak için birer neden.

Yukardaki adımları özellikle kendinize uygun olanı üstünde daha çok durup ısrarla ama ısrarla  21 gün kuralını uygulamaya çalışın. Bu gerçekten çok etkili olacaktır. Ben özellikle bu şekilde yendim.

Sizin de bu illetten benim gibi kurtulmanız dileğiyle..

Sağlıcaklakalın...






9 Ağustos 2013 Cuma

IMAX, 3D (Real 3D) ve 4Dx Arasındaki Fark


Merak edenler için yazmak istedim.


Son zamanlarda 4Dx teknolojisini piyasaya sürdüler ve Türkiye'de sadece belli sinemalarda yer alıyor. 4Dx, IMAX kalitesine bir de hareket, titreşim, su, ışık efektleri ve koku gibi unsurları ekleyerek gerçek bir sinema deneyimi sunmayı amaçlıyor. Tıpkı 5dklık 7D, 8D filmleri gibi. Şimdi IMAX ile 3D arasındaki farklara geçelim:

  • IMAX 3D ile Real 3D arasındaki temel fark kalite farkıdır. Özellikle çok beklediğiniz bir aksiyon yada bilim kurgu filmi varsa IMAX heyecanınıza heyecan katacaktır.
  • IMAX'te maksimum 3D derinliği mevcut ve deyim yerindeyse görüntüyü burnunuzun dibinde hissedersiniz. Hatta hızlı efektlerde koltuktan sıçramanız bile mümkün :) Kendinizi adeta filmin içinde hissedersiniz. Bugüne kadar oluşturulmuş en gerçeğe yakın 3D, IMAX teknolojisinde mevcuttur.
  • IMAX sinema perdesi genellikle çok daha büyüktür ve çevresel görüş alanı dışına taşarak izleyiciye perde yokmuş izlenimi verir.
  • IMAX'te görüntü kadar ses de en yüksek kalitededir. En ince ayrıntılı sesleri duymanız mümkündür. Sahnede düşen madeni bir paranın titreşim sesini, kırılan bir nesnenin çatırtı sesini bile en yüksek kalitede duyarsınız.
  • İkisinde de 3D gözlüğü kullanılır ama ikisinin de gözlük türleri farklıdır.
  • IMAX'te altyazılar seçilmekte birazcık zorlanılabilir çünkü olaylar 100 m ilerdeyken altyazı burnunuzun dibinde gözükebilir :) Ama zaten IMAX ile izleyeceğiniz film yüksek oranda aksiyon içereceğinden konuşmalar az olacaktır.
  • IMAX fiyatı her zaman daha pahalıdır. Örnek olarak Real 3D fiyatı 20 TL iken IMAX fiyatı 40 TL olabilir.
  • Kısacası kalite farkı yaşamak isteyenler ve aylardır beklediği bol efektli bilim kurgu filmi (iron man, pacific rim... gibi) olanlar 9-10 liraya kıyabiliyorlarsa mutlaka IMAX tercih etmelidir.


İyi eğlenceler..




22 Haziran 2013 Cumartesi

Sinema Salonundaki En İyi Koltuk Numarası

Çoğu zaman vizyona girecek bir filmi aylar öncesinden beklersiniz. bu kadar merakla beklediğiniz bir filmi sinema salonunda en iyi koltukta izlemek en doğal hakkınız :)

Sinemadaki en iyi görüş açısına sahip koltuk numarası şu şekilde bulunur:

2D Filmler İçin (Klasik Sinema)


Aşağıdaki resimde olduğu gibi genelde perdeye en yakın 2-3 sıra koltuk grubu bulunur. Bu grup ile yukarda kalan koltuk grubu arasında 1 koltukluk boş mesafe bulunur. İşte belirleyeceğiniz en iyi koltuk numarası yukarda kalan bölümün tam ortasındaki koltuktur. Bu şekilde ne perdeye yakın olup gözleriniz zorlanır ne de uzak olup görüş açınız dikleşir. 2 boyutlu (gözlüksüz) filmler için en iyi koltuk numarası aşağıdaki resimde olduğu  gibidir.



3D ve IMAX Filmler İçin

3D için yukardaki kırmızı renkli koltuğun bir üstü, IMAX için ise; özellikle perde büyükse en arkalardaki 2 sıra en iyi görüş açısına sahiptir, bu da tecrübeyle sabittir :) 


İyi seyirler... :)



7 Haziran 2013 Cuma

İyi Çay Nasıl Demlenir?


eğer bir çay tiryakisiyseniz mutlaka iyi bir çay demliyor da olmalısınız, olabilmelisiniz :)

şimdi öncelikle iyi bir çay demlemek için birkaç alet edevata ihtiyacımız var.

öncelikle; tercihen bakır yada porselen demlik temin etmelisiniz. bu demlikler kaliteli çay için biçilmiş kaftandır ve maksimum kaliteyi bu demliklerde elde edebilirsiniz. bu demlikler diğer çelik demliklere göre fiyat olarak daha pahalı olabilir ama bir çay tiryakisiyseniz bu demlik sizin en doğal hakkınız :) bir kere bu demliği alıp ömür boyu kullanabilirsiniz.

ince belli hafifçe büyük ve kalınca bir çay bardağı çay lezzetinizi arttıracaktır.

iyi bir çay demlemek için şu adımları takip etmelisiniz:

1) alt demliğe kaynamak üzere su koyduğunuz sırada üst demliğe de bir miktar çayınızı ilave ederken bu çayın boyasını almak üzere az miktarda soğuk su döküp tamamen süzebilirsiniz. bu şekilde hem boyasını almış olacak hem de pişmeye daha uygun kıvama getirmiş olacaksınız.

2) suyun birkaç dakika kaynamış olması önemlidir yoksa kaynamaya başladığı hemen ilk anda demlemeye kalkarsınız çiğ bir çay ile karşılaşabilirsiniz. çay suyu iyice kaynamalıdır.

3) çay suyu kaynarken demlikteki çay birkaç dakika kaynayan suyun sıcaklığında durmalıdır veya buna zamanınız yoksa çayı çok hafif bir şekilde kısık ateşte kavurabilirsiniz (kavurma için 5-10 sn yeterlidir). bunu ilk defa duymuş olabilirsiniz ama gerçekten etkili.

4) çayı demleme sırasında üst demliğin altını kısık ateşte bırakıp bir iki kere kaynamasını sağlarsanız daha demlenmiş çay elde edeceksiniz.

5) demleme işlemi bittikten sonra alta su ekleyip üst demliği hafif aralık bırakmayı unutmayın ve altını orta ateşte açın ve 15 dakika boyunca katiyen üst demliği hareket ettirmeyin. özellikle çayın tam pişmesi ve çökmesi için ve güzel renk olması açısından bu önemlidir.

6) 20 dakikada tüketmek üzere tavşan kanı çayınız hazırdır afiyet olsun :)



27 Nisan 2013 Cumartesi

İyi Mısır Nasıl Patlatılır? (Tencerede)

tencerede iyi mısır patlatma

bu yazıda size iyi mısır patlatmayı öğreteceğiz. iyi mısır patlatma derken iyi olan mısırı patlatma değil de mısırı iyi patlatma desek daha doğru olacak :)

eğer elinizde pahalı fiyatlara alınmış bir mısır patlatma makineniz yoksa, mısır patlatmayın kardeşim, demicez tabiki :) bu pahalı makine yokken de gayet lezzetli mısır patlatabilirsiniz.

taptaze bir patlamış mısır yemek ve ilgili aktivitemize lezzet katmak istiyorsanız aşağıdaki adımları uygulayınız.

1) öncelikle kalın tabanlı tenceremizi alıyoruz. tabanı kalın olmasına dikkat edilmeli yoksa mısırlar yanar, yanık tadı oluşur.

2) içine hafif bolca yağ döküyoruz. hafif bolcadan kasıt, az olmamak kaydıyla atacağınız mısır miktarı tamamen batacak kadar olmalıdır. aksi takdirde kuru, tatsız, hafif yanık tatlı ve küçük küçük mısırlar halinde patlar. bizim istediğimiz ise kocaman patlayan mısırlar olacaktır.

3) çıtır bir patlamış mısırın püf noktası ise burda, bu noktaya dikkat!! mısırları yağla birlikte atıyoruz. çünkü mısırın içi nemli olduğundan ısındıkça patlamaya daha hazır hale gelecektir ve içindeki nem azalıp daha çıtır olacaktır. tuzumuzu bu sırada atabiliriz. tencerenin altını ilk etapta orta ateş açıyoruz. ilk mısırcık patladıktan hemen sonra ateşi biraz yükseltiyoruz ve kapağı çok az açık şekilde koymayı unutmuyoruz. ilk mısırcık patladıktan yaklaşık 10 saniye kadar daha altını yüksek ateşte tutuyoruz. bundan sonra ise altını hemen kısıyoruz. burda önemli bişeye dikkat etmemiz gerekiyor; illa tüm mısırların patlamasını beklememize gerek yok. tencere tabanında 10-15 kadar mısır patlamasa da olur. çünkü biraz fazla beklenirse mısırlar yanmaya başlar ve yanık tadı tüm mısıra yayılabilir. bu yüzden süreyi iyi ayarlamalıyız.

4) bundan sonra tencerenin ağzını açıp kaba aktarıp açık havada çıtır çıtır bir hal almasını bekliyoruz. 4-5 dakika sonra çıtırlaşan mısıra tuzumuzu da katıp afiyetle yiyebiliriz. artık sinema sistemimizi kurup çay ya da kola eşliğinde sinema filmlerimizi izlemeye koyulabiliriz.


mısırınız aşağıdaki gibi olsun, afiyet olsun, iyi eğlenceler... :)



19 Nisan 2013 Cuma

Yirmilik Diş Çekimi




yirmilik diş çekimi

genellikle ergenlik döneminden sonra peyda olan 20 lik dişler pek çok kişinin baş belası olmaya namzettirler..

kimisinde yatay, kimisinde çapraz, kimisinde ise düz çıkarlar.

en tehlikeli olanı yatay olanlardır çünkü bu dişler genelde kemik dışına çıkmazlar ve diğer masum dişlerin diplerine doğru büyüdüklerinden baskı yaparak çürük olmadığı halde şiddetli bir diş ağrısına sebep olurlar. bunların çekilmesi ayrıca zordur ve uzun süren cerrahi operasyonlarla çekilirler.

düz çıkanlar ise en iyi huylularıdır ve gayet kolayca hatta ağrısız bile çekilebilirler.

yirmilik dişler çekilmezse ne olur?

yirmilik dişler özellikle belirmeleri durumunda çekilmeleri gerekmektedir. seviyeleri diğer dişlerin altında ve en dipte olduğundan temizlikleri bir hayli zordur. bu sebeple mikroplar için mükemmel bir barınak sağlarlar. mikropların yoğun olduğu bu bölge zamanla bu yirmilik dişi çürütmeye başlar ve ağızda kötü koku ve tat oluşturmakla beraber şiddeti artan bir diş ağrısı oluşturur. bu sebeple beliren yirmilik dişler ne kadar erken çekilirse o kadar iyi olur. hem çürümesini beklemeden çekilirse gayet ağrısız bir çekim de olabilir.

yirmilik dişler çekilmezse ayrıca bazı kişilerde çene darlığı oluşturarak dişlerin dizilişini bozabilirler.

fakat ağrı yoksa, belirmemişlerse yada düzgün çıkmışlarsa çekilmemesinde herhangi bir sakınca yoktur.

yirmilik diş çekimi nasıl olur?

özellikle gömülü ve yarı gömülü dişler için cerrahi müdahele gerektirir. tamamı ya da tamamına yakın çıkmışsa cerrahi müdahele gerekmez. cerrahi kelimesi gözünüzü korkutmasın. eli düzgün bir doktor tarafından çekiliyorsa, anestezi ile uyuşturulduktan sonra hemen hemen hiçbir şey hissetmezsiniz. 5 dakika süren operasyonlar olmakla birlikte 1 saatten fazla süren operasyon da olabilir. diş gömülü ve yatay ise çekimi zor olabilmekte. ayrıca çekim sırasında dişin bir kısmının kırılması da sözkonusu olabilir. netice olarak anestezinin etkisiyle ağrı hissetmezsiniz.

çekimden sonra gerekirse dikiş atılabilir.

yirmilik diş çekimi sonrası

genelde ilk gün doğru düzgün bişey yiyip içemezsiniz. ağzınız sürekli kan dolar, kan tükürürsünüz. anestezi geçtiği için ağrı da hissetmeniz normaldir. ağrı kesici içerek bu ağrıyı hafifletebilirsiniz. birkaç gün diğer tarafta yemek zorunda kalabilirsiniz.

diş çekilen yerde diş boşluğu çukur şeklinde oluşabilir. bu da gayet normaldir. bu çukur zamanla kendiliğinden kapanacaktır. ama bu süre uzun olabilir (4-6 ay kadar). önemli olan bu bölgeyi çok temiz tutmanız.

yirmilik diş çekim fiyatları

günümüz fiyatları cerrahi operasyonlar için aşağı yukarı 400 tl, normal operasyonlar da 50 tl civarındadır.

---------------------------------

yirmilik diş çekiminden bir hayli korkan ben, masaya yattıktan 5 dakika sonra doktorun tamam bitti diye seslenmesiyle adeta şok olmuştum. daha önce felaket senaryoları okumuştum ve ayağıyla destek alıp çekecek ama yine de gelmeyecek diye düşünürken hiçbir şekilde ağrı hissetmeden çekilmesi beni fazlaca hayrete düşürmüştü.

siz siz olun, yirmilik dişleriniz belirdiyse en kısa zamanda çektirin. aksi takdirde bu dişler düzgün ve hızlı büyümezlerse çürümeye yüz tutacak, er ya da geç çektirmek zorunda kalacaksınız hem de çok daha ağrılı bir şekilde...

sağlıklı günler dileklerimle...



11 Nisan 2013 Perşembe

invisalign Diş Teli (Görünmez Diş Teli) Tedavisi


invisalign tedavisi hakkında kısaca bilgi ve deneyimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum

çoğumuz diş teli tedavilerini araştırırken bu yönteme denk gelmişizdir ve eminim ki bir çoğumuz "hah işte aradığım tam da buydu" türünde bir tepki vermişizdir. mesela ben :)

diğer diş tellerine nazaran oldukça pratik ve estetik bir görünüme sahipler.

şimdi de biraz bu yöntemden ve şahsi deneyimlerimden bahsedeyim:

invisalign yöntemi

dişlerin kalıbı belli bir madde ile alınır ve bu kalıp modern bilgisayar sistemleri sayesinde işlenir ve adım adım diş çapraşıklarını düzeltmeye yönelik aparey model seti çıkarılır. bu apareyler tamamen saydam yapıda olup takılıyken yakından bakılınca dahi zor farkedilirler. bu açıdan görüntüde herhangi bir problem yaşanmaz. (görüntüler için Google'a invisalign diş teli yazıp bakabilirsiniz)

bu modeller çıkarıldıktan sonra daha önce belirlenen dişler üzerinde belirli noktalarda bir tutamaç oluşturulur. bu tutamaçlar diş pozisyonunu ayarlamak için gerekli çekim kuvvetini sağlarlar. bu tutamaçlar aşınmaya karşı çok kuvvetlidirler ve tedavi boyunca dişlere yapışık vaziyette dururlar.

aparey seti oluşturulduktan sonra hastaya teslim edilir ve 15 günde bir bir sonraki aparey takılır(hasta bunu kendisi yapar, 15 günde bir doktora gitmesi gerekmez)

her bir aparey yaklaşık olarak 0,25mm setuplar içerir. yani aşağı yukarı 2 aylık bir sürede dişler 1mm hareket etmiş olur. apareyler arası geçişlerde sabırlı olunmalıdır ve çok ani değişiklikler beklenmemelidir. genel olarak tedavi süreleri 7-8 ayı aşkındır.

unutmamak lazım ki bu yöntem aşırı çapraşık dişlere uygulanamayabilir.

not: bu apareylerin üretimi Türkiye'de henüz olmadığından Amerika'ya sipariş verilir ve 1-1,5 ay içerisinde doktorunuzun eline ulaşır.

avantajları

saydamdırlar, metal diş tellerine göre oldukça estetiktirler görüntüde hastaya ve karşıdaki kişiye rahatsızlık vermezler. (en temel tercih nedeni budur)

kolayca çıkarılıp takılabilirler.

herhangi bir allerjik duruma, yara ve kanamalara sebebiyet vermezler.

yemek sırasında çıkarıldıklarından diğer diş tellerinde yemek yerkenki zorluk yaşanmaz. (araya yemek kaçma kötü görüntü vs)

rahatça gülebilir, konuşabilirsiniz (ilk birkaç gün alışma devresi olduğundan konuşmada ara sıra peltekleşme görülebilir fakat alışıldıktan sonra bu durum düzelir)

dezavantajları

sadece yemek sırasında çıkarılıp geri kalan sürelerde takılı olmak zorundadır. (en iyi sonuç için günde 22 saat ve üzeri takılı olmalıdırlar)

takılıyken katı yemek yenemez, sıcak içecek içilemez.

takılmadan önce mutlaka dişler ve diş apareyleri fırçalanmalıdır. aksi takdirde ağız içinde bakteri yığını olacağından rahatsızlık verebilirler.

sürekli ağızda bir cisim takılıymış hissi verirler. (zamanla bu duruma alışılıyor)

tedavi süresince tutamaçlardan dolayı dişlerde kirlenme meydana gelebilir ve diş temizliği vb işlemler tedaviden sonraya bırakılmak zorunda kalınabilir.

ilk bir iki gün diş diplerinde ağrı, sızı olabilir. bu durum dişlerin hareket ettiğini gösterir. geçici bir durumdur. her aparey değişikliğinde bu yine hissedilebilir.

invisalign fiyatları

fiyatı diğer diş tellerine göre daha yüksektir. günümüz fiyatı aşağı yukarı 5000$ (dolar)dır.

------------------------------

ben şahsen bu tedaviye başladım ve şu ana kadar gayet memnunum, dişlerde gerçekten gözle görülür bir ilerleme farkettim. şu an yaklaşık 4üncü ayı geride bırakmış 3 ay kadar daha takmaya devam edeceğim.

bişey daha hatırlatmak gerekirse; tedaviye başlamadan önce doktorunuzun isteğine göre varsa 20 lik dişlerinizin çekilmesi gerekebilir.

sağlıklı günler dileklerimle, bir sonraki yazıda buluşmak üzere...

6 Nisan 2013 Cumartesi

Varikosel Hastalığı ve Tedavisi (Nedenleri, Tedavisi, Ameliyatı, Kremler, Şifalı Bitkiler)


varikosel illetinden muzdarip olup bu yazıyı okuyanlara selamlar...

ben bu illeti yaşadığım ve nihayetinde ameliyat olduğum için başkalarına belki yardımcı olur diye bazı deneyimleri paylaşmak istedim.

aşağıda yazdığım şeyler tamamen benim geçirdiğim süreçle ilgili, unutulmamalıdır ki herkeste aynı hadiseler cereyan etmeyebilir.

varikosel denen illet, muhtemelen her erkeğin duyduğu bir kelimedir, çoğu da pek önemsemez çünkü her erkeğin bu kelime ile yakından haşır neşir olabilme ihtimalini pek aklına getirmez. amma velakin toplumda erkeklerde büyük bir oranda varikosel bulunmaktadır.

şimdi gelelim varikoselin tanı ve tedavilerine..

varikosel nedir?


varikosel, testislere giden damarlarda bir genişleme olması ve dolayısıyla kan akışının yavaşlayarak testisler üzerinde sıcaklık artışı meydana getirmesi ve testislere hasar verererek sperm üretimini bozması demektir. ileri düzey varikoseller erkekte kısırlık meydana getirebilir. ters açıdan bakarsak, kısır olan erkekler varikosel olabilir.

spermler belli bir sıcaklıkta (vücut sıcaklığının altında) üretildiklerinden bu sıcaklığın üzerindeki değerlerde üretimi bozulabilmekte ve sayıları azalabilmektedir. zaten testislerin dışarda olmalarının bir nedeni de vücut sıcaklığının altında spermlerin üretilmesidir. ayrıca her iki testisin aynı hizada olmamasının nedeni de budur. aynı hizada olsaydı sürtünme sonucu sıcaklık değerleri yine yükselecek ve yine sperm kalitesi düşecekti.

varikoselin nedenleri


bu konu tam olarak tanımlanamamakla birlikte, özellikle bazı kişilerde daha çok karın bölgesinde basıncı artıran hareklerde bulunmak (ağır egzersizler, ağır yük taşımalar vs), çok ayakta durmak ve kalıtsal olarak bilinmektedir.


varikoselin belirtileri


aslında erkeklerin büyük çoğunluğunda az ya da çok varikosel olduğu kabul edilir. varikoselin dereceleri vardır ve derecesine göre ameliyat gerektirir. ileri düzeye gelmişse mutlaka ameliyat gerekmektedir.

varikosel öncelikle geniş damarların ele gelmesiyle farkedilir. testislerinde sorun oluduğunu anlayan bir erkek testis torbasını yokladığında makarnamsı yapıların oluştuğunu farkedebilir. bu, damarların genişlediğine ve varikoselin ilerlediğine işarettir.

testislerde sıcaklık hissi.

testislerde ağrı. özellikle ayakta dururken ağrı şiddeti artmakta, uzanıldığı zaman ise bu ağrı hafiflemektedir. bu ağrı bacaklarda bile hissedilebilir.

boşalma sırasında ağrı. boşalırken testislerin çok kasıldığının hissedilmesi ve fazlaca bir ağrı hissedilmesi.

varikosel tanısı


elle muayene. elle muayenede testis torbasının içinde makarnamsı damarlar ele gelir.

spermiyogram testi. spermiyogram testi, 4 günlük ara ile boşalmadan verilen sperm örneği laboratuvarda incelenerek sperm sayılarının tespit edilmesidir. 3 ya da 5 olmaması gerekmektedir. genel olarak kriter bu şekildedir.

varikosel tedavisi


yukardaki belirtiler meydana gelmişse büyük ihtimalle nur topu gibi bir varikoseliniz oldu demektir. çok fazla rahatsızlık vermiyorsa ve de sperm sayıları iyiyse (15 - 20 milyon arası normal doğurganlık oranı olarak kabul edilir) ameliyat gerekmez ama hem ağrı yapıyorsa hem de sperm sayıları 15 milyonun altına düşmüşse mutlaka ameliyat gerekir. ameliyat için gecikilirse varikosel daha da ilerler ve tedavisi daha da zor bir hal alabilmektedir. bu yüzden tavsiyem, bir iki doktora göründükten sonra kesin varikosel teşhisi konduysa ameliyat olmanız.


varikosel ve şifalı bitkiler, kremler, yağlar


dikkat dikkat dikkat!!!

sağda solda, birçok internet sitelerinde varikoseli iyileştirdiği iddia edilen şifalı bitkiler, merhemler, kremler ve yağlar satılmakta. bunların hiçbirini dikkate almayın. bunlar tamamen yalan dolan. çaresiz insanların bir umut beslediği bu tip asılsız yöntemler tamamen soygunculuk üzerine kurulu. ben bizzat denedim ve hiçbir şekilde bir faydası olmadığını gördüm. ayrıca o kremlerin vücutta yaydığı koku da cabası. bu yüzden siz siz olun sipariş verip paranızı soygunculara yedirmeyin. bir krem, yıllar sonra genişlemiş bir damarı nasıl normal haline getirebilir ki?

tek tedavi yöntemi ameliyattır.

ameliyat işlemi


ameliyat işlemi, göbeğin altından kasıklara doğru bir çizik atılarak yapılır. tek ya da çift taraflı oluşuna göre kesikler atılır. ordan damarlar dışarı çıkarılıp bağlanır. bağlama işlemi boğum şeklinde yapılır. bu şekilde bağlanan damarlar iptal edilir. testislere giden ve gelen kan ise başka yollardan devam eder.

ameliyattan sonra bir gece hastanede yatıldıktan sonra taburcu olunabilir fakat ayağa kalkmakta güçlük çekebilir ve bir hafta boyunca evde dinlenmeniz gerekebilir. sonraki hafta işinize gidebilirsiniz fakat yine çok dikkatli olmalısınız ameliyat yeri çok kolay iyileşmez, ağır hareket ve uzun yürüyüşlerden kaçınmalısınız.

ben başımdan geçenleri anlattım, anlattıklarım herkes için geçerli olmayabilir.

sağlıklı günler dileklerimle...